Sınıf yönetiminde başarı elde etmek kendimize ve öğrencilerimize yapacağımız iyiliklerin başında gelir. Aksi takdirde hem öğretmen noktasında bizim başımız ağrır hem de öğrenme noktasında öğrencilerimizin başı ağrır.
Sınıf yönetimi belki de öğrenmenin etkin gerçekleşebilmesi için en önemli faktörlerin başında gelmesine rağmen, bu konuda öğretmen eğitimi nispeten çok yetersiz kalıyor. Hoca olarak bizlere gelince öğretmenlik formasyonuna sahip değilsek konu daha da ciddi bir hal alıyor. Dolayısı ile bu yetersiz bilgilendirme sınıf yönetimini, neyin oluşturduğuna dair çok kısıtlı bir bakış açısına sahip olmamızı sağlıyor ve bu da öğretmenlerin ya da hocaların kendi sınıflarını etkili bir şekilde yönetememesine ve sağlıklı bir öğrenme ortamı oluşturamamasına neden olabiliyor. Sınıf yönetiminde problem yaşama genellikle mesleğe yeni başlayan öğretmenlerde çoğunlukla görülmesine rağmen yıllanmış ve tecrübeli öğretmenlerde de pekâlâ görülebilir. Tecrübe önemli olmasına rağmen, içini neyle doldurduğumuza bağlı olarak her yılı, günü tecrübemize eklenen zamanlar olarak kaydedemeyiz. Sınıf yönetimi deyince öğretmen ve hoca olarak bizlerin aklına ilk gelen özellikle kontrol ve disiplin gibi kelimeler geliyorsa, sınıf yönetimi noktasında yeterli kavrayışa sahip değiliz demektir. Sınıf yönetimini bir bütün olarak ele almak gerekir. Öğrencilerle kurduğumuz ilişkiler, öğretmen olarak kurallarımız, kaidelerimiz ve sınıfa alışkanlık olarak getirdiğimiz öğretmenlik ve hocalık rutinimiz-alışkanlıklarımız, etkili bir ders kurgulama ve sınıfta bu kurguyu gerçekleştirme durumumuz ve disiplini ayrı ayrı birbirinden bağımsız ele almamak gerekir. Çünkü sağlıklı bir sınıf yönetimi tüm bu saydıklarımın bir toplamıdır. Dolayısıyla tüm bu mezkûr parametrelerde başarı sağlamamızda yani, sınıfı öğrenme için uygun bir hale dönüştürdüğümüzde etkin bir sınıf yönetiminden söz etmemiz mümkün olabilir. Öğrenme ortamının arzu edilen seviye olduğu sınıflarda anlamlı gürültü diyemeyeceğimiz bir ses ve kabul edilebilir derecede bir hareket olabilir. Sessiz bir sınıf, sınıf yönetimin iyi yapıldığı bir sınıf anlamına gelmez. Çünkü öğrenme başlı başına bir hareket ve eylemdir. Sınıfımızın içinde yapılan aktivite, konunun özelliği, kullandığımız öğretim metot ve teknikleri, sınıfa bir dinamizm katar ve bu sınıflarda kabul edilebilir bir gürültü ve öğrenci ve öğretmen hareketliliği olur. Çünkü öğrenme sosyalleşme, konuşma, bireysel ve grup çalışmaları, soru, etkinliklere katılma vb. pek çok unsurun içinde bulunduğu bir ortamda olur. Böylesi bir ortamın sessiz bir sınıfta olması mümkün değildir. Örneğin grup etkinliğinde ortaya çıkacak gürültü, akranların herhangi bir görevi tamamlamak adına birbirleri ile konuşmaları vb. etkinliklere odaklı ve güdümlü bir gürültü sınıfta duyabileceğiz en güzel ses cümbüşlerinden biridir. Sınıf yönetimini etkin şekilde başarabilmek için gereken gayreti göstermeli, çeşitli kaynakları, hoca ve öğretmenleri takip etmeli, çeşitli yöntem ve teknikleri takip etmeli, denemeli ve yanılmalı ve bu süreçlerden sonra elimizde kalanları öğretmenlik heybemize doldurmalı ve repertuarımıza katmalıyız. Mevzuyu bitirmeden önce özellikle sınıf disiplinini sınıf susturmak, ceza ve ödül vermek, arzu edilmeyen öğrenci davranışlarına tepkide bulunmak ve çözüm bulmak olarak anlıyorsak yine çıkış noktamızın hatalı olabileceğini belirtmeliyim. Aslında sınıf disiplini istenmeyen öğrenci davranışları ortaya çıkmadan önce müdahale etmek, tedbir almak, ihtiyatlı davranmak ve ortaya çıkmasına engel olmak, davranışı önlemek anlamına gelir çoğunlukla. Burada 80/20 (pareto kuralı) oranı belki de başarının anahtarıdır. Her ne kadar önleyici tedbir alsak da istemediğimiz davranışların ortaya çıkması muhtemeldir. Sınıf yönetimimizi etkisiz hale getiren, en yoğun olarak sınıflarımızda gördüğümüz davranış bozukluklarını önleyebilirsek, sınıfımızda uygun öğrenme ortamı oluşturmak için oldukça yüksek bir başarı elde etmiş oluruz. Unutmayalım ki, sınıf yönetimi etkili öğretime ve öğrenmeye kaynaklık edecek, arzu edilen bir öğretme ve öğretme ortamını tahsis etmektir.